Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | comparative [obsolete] adj. | karşılaştırılabilir | ||
Low salaries have become a comparative advantage in the competitive market. Düşük maaşlar rekabetçi piyasada karşılaştırmalı bir avantaj haline gelmiştir. More Sentences |
||||
General | comparative [obsolete] n. | rakip | ||
General | comparative [obsolete] adj. | özellikle alay amaçlı kıyaslama konusunda yetenekli | ||
General | comparative [obsolete] adj. | benzer | ||
General | comparative [obsolete] adj. | kıyas götürür |